Behice Boran’ın Sosyolojisinde Toplumsal Evrim ve Kentleşme

Öz

Bu çalışmada Behice Boran’ın toplumsal değişim ve toplumsal evrim anlayışından yola çıkarak Türk kentleşmesi açıklanmaya çalışılmıştır. Kentleşmenin öneminden bahsedilerek Türkiye’nin sosyal evrim çizgisinde nerede olduğu tartışılmıştır. Evrim çizgisinde en ileri aşamada olan ülkelere yetişebilmenin nasıl sağlanacağı üzerinde durulmuş ve Behice Boran’ın görüşleri baz alınarak çözüm üretilmeye çalışılmıştır.

Anahtar Sözcükler: Behice Boran, değişim, kentleşme, toplumsal evrim.

1. Giriş

   Sanayi Devrimi öncesi durgun olan kentler, sanayileşme sonrası yoğun olarak göç almaya başlamıştır. Yeni iş imkanları vasıfsız işçilerin kentlere yönelmesine neden olmuştur. Tüm sanayileşmiş ülkelerde gerçekleşen bu durum, beraberinde sosyo-ekonomik değişimleri getirmiştir. Toplumun tüm kurumlarının değişimine neden olan devrim, aynı zamanda toplumsal evrime de yol açmıştır. Yeni bir sosyal düzen ortaya çıkmıştır. Bu durum birçok sosyoloğun dikkatini çekmiş ve konu hakkında birçok çalışmanın yapılmasına vesile olmuştur. Kentleşme hakkında çalışan Türk sosyologlardan biri de Behice Boran’dır. Boran, Marksist bir bakış açısıyla toplumsal değişim ve evrimi yapı üzerinden ele alarak açıklamaya çalışmıştır.

   Boran, toplumsal değişim ve evrim konusunda kendinden öncekilerin söylediklerinden farklı bir görüş ortaya koymuştur. Ona göre toplumsal evrim ve toplumsal değişim birbirinden farklı kavramlardır. Toplumsal değişim, yeniliğin etkisiyle toplumda oluşan reaksiyona denilir. Kurumları temelden sarsmaz ve daha iyiye/kötüye götürdüğü saptanamaz. Toplumsal evrim ise bir dönüşümdür. Geri dönüşü olmaz ve daha iyiye götürür. Boran da bu kavramlar üzerinde durarak kentleşmeyi açıklamıştır. Ayrıca Türkiye’nin kentleşme sürecinde nasıl bir yol çizmesi gerektiğini araştırmalarıyla ortaya koymuştur.

   Bu çalışmada Boran’ın toplumsal evrim ve değişme fikirleri ele alınarak kentleşme kavramını açıklamak amaçlanmaktadır. Çalışma, doküman analizi ile yapılmıştır.

2. Behice Sadık Boran Kimdir?

   1 Mayıs 1910 yılında Bursa’da dünyaya gelen Boran, milliyetçi ve ilerici bir aileden gelmektedir. İlkokul üçe kadar Fransız okulunda eğitim alan Boran, daha sonrasında Amerikan kolejini bitirmiş ve İstanbul Üniversitesi felsefe bölümüne geçiş yapmıştır. Buradaki eğitimini yarıda bırakan Boran, öğretmenliğe başlamıştır. Bu sırada Michigan Üniversitesi’nden burs teklifi almış ve kendi isteği ile sosyoloji eğitimine başlamıştır. Toplumsal değişimin nasıl gerçekleştiği ve Türkiye’nin muasır medeniyetler seviyesine nasıl ulaşacağı üzerinde kafa yormuştur ve Marxizm ile tanışarak yeni bir perspektiften toplumsal olayları yorumlamaya çalışmıştır.1939 yılında Türkiye’ye dönüp yeni kurulmuş olan DTCF’de eğitim görevlisi olarak eğitim vermeye başlamıştır. Sosyal ve siyasal alanda birçok çalışma ortaya koymuş ve Ankara ekolünün en önemli isimlerden biri olmuştur (Erdoğan, 2017).

3. Sosyal Değişme ve Sosyal Evrim

   Behice Boran, sosyal değişmeyi herhangi bir olayın önceki halinden farklı bir hale gelmesi olarak tanımlamaktadır. Değişim, toplumun çevreyle olan iletişimi neticesinde hızlı veya yavaş olabilmektedir. Ona göre, değişimi önlemek olanaksızdır. Sosyal evrim ise sürekli ve geri dönüşü olmayan bir şekilde her toplumun zaruri olarak geçtiği veya geçeceği bir süreçtir (Boran, 1943). Evrimin bir değişme olduğunu fakat her değişmenin de evrim sayılamayacağını söylemiştir (Durdu, 2017). 

   Boran’a göre toplumun tüm kurumlarında evrimden bahsedilemez çünkü evrim gelişme demektir. Din, aile, hukuk gibi kurumlarda hangi değişimin daha iyi olduğu bilinemeyeceğinden evrimden bahsedilmez. Bu kurumlar değişen şartlara göre değişik formlara bürünürler ve aralarında bir sıralama oluşamaz. İnsanlar arası ilişkide ancak değişimden söz edilebilir. Evrim ise insanın doğa ile etkileşimi sonucu ortaya çıkar. Behice Boran, bu bakış açısıyla XIX. yüzyıl klasik toplumsal evrimcilerinden ayrılmaktadır (Akpolat, 2008).

   Boran’ın sosyal evrim anlayışına göre toplumlar ikiye ayrılır: Basit ve gelişmiş toplumlar. İki toplumun ihtiyaçları benzerdir fakat bu ihtiyaçları karşılama yolları birbirinden farklıdır. İhtiyaç teminleri sosyal organizasyon şekline, iktisadi ve teknolojik durumlara bağlı olarak değişim göstermektedir (Erdoğan, 2017). Teknolojik gelişimler, iş bölümü ve uzmanlaşmayı beraberinde getirecektir.

   Boran, sosyal evrim fikrinin sonucu olan ilkel ve medeni kavramlarını doğru bulmamıştır (Akpolat, 2008). İlkel olarak addedilen Doğu’nun güzel ahlaki değerleri olduğu gibi medeni olarak sıfatlandırılan Batı’nın da olumsuz özellikleri vardır. Bu sebeple hiçbir toplum ilkel veya medeni olarak adlandırılmamalıdır. Boran’ın bakış açısına göre sosyal evrim, sadece bilimsel olarak da kanıtlanabilecek olan gelişmeleri kapsar.

   Boran’a göre gelişmiş toplumlar, çağı takip eden ve ekonomik, teknolojik açıdan ileri seviyede olan; bu sayede sosyal organizasyonun sağlandığı toplumlar oldukları için evrim çizgisinde basit toplumlardan ileridedir. Yani ancak alet kullanımı toplumsal evrimde kıstas olarak kabul edilebilir. Toplumun gelişmişliği ancak o toplumun doğaya ne kadar hükmedebildiğine bakarak belirlenebilir. Bu nedenle Boran’a göre gelişmiş toplumlar, sanayileşmesini tamamlamış ve kentleşmiş toplumlardır (Akpolat, 2008).

4. Kentleşme

   Boran’a göre çağdaşlaşma davasında en önemli adım kentleşmedir (Yılmaz O. A., 2020). Kentleşme, belirli bir yerleşim bölgesinde, nüfusun aşırı artışı ve bunun sonucunda yeni etkenlerin yaratılması, yeni çözüm yollarının bulunması anlamına gelmektedir (Yıldırım, 2004). Modern anlamda kentleşme Sanayi Devrimi ile hız kazanmıştır. Hızlı bir şekilde gelişen endüstriyel üretim, işçiye ihtiyaç duymuş ve köylerde yaşayan vasıfsız işçileri kendine çekmiştir. Kırsal alandan endüstri bölgelerine göç eden işçiler, bu bölgelerde nüfus yoğunluğuna ve ekonomik gelişmelere neden olmuştur. Ekonomi geliştikçe refah seviyesi de yükselmiş, kentler cazibe merkezleri haline gelmiştir. Tarımda makineleşme, vasıfsız işçileri kente iterken kentteki imkanlar da işçileri kendisine çekmiştir. Bunun sonucunda kentleşme hızlı bir şekilde sağlanmıştır.

   Türkiye’de kentleşme, gelişmiş ülkelerden farklı olarak sanayileşmeyle paralel ilerlememiştir. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte devlet merkezli sanayiye dayalı küçük çaplı bir büyüme ve gelişme yaşanmıştır fakat yeterli sayıda ve nitelikte değildir. 1950’lerden itibaren tarımda makineleşmenin de artmasıyla azalan iş imkanları neticesinde kırsal alandan kente yoğun bir göç yaşanmıştır. Yani sanayileşme sonucu kentin, insanları kendine çekmesiyle değil kırsaldaki imkansızlıklar ve işsizlik nedeniyle kırsalın itmesiyle kentlerde bir yığılma olmuştur. Bu durum 1970 sonrasında değişmiş ve hem kentin çekici faktörleri hem de kırsalın itici faktörleri Türk kentleşmesinde etkin rol oynamaya başlamıştır (Sağlam, 2016). Günümüzde nüfusun yaklaşık %90’ı kentlerde yaşamaktadır ve hızlı kentleşmenin sonucu olarak birçok toplumsal ve ekonomik sorun ortaya çıkmaktadır (Aykaç, 2018).

5. Kentleşme ve Sosyal Evrim

   Behice Boran toplumsal evrim meselesine Marksist bir bakış açısıyla yaklaşmış, toplumsal evrimi, üretim araçlarının ve kullanılan enerji türünün değişmesi sonucu oluşan küresel bir dönüşüm olarak ele almıştır. Günümüzde evrim çizgisinde en ileri olanların sanayileşmesini tamamlamış ülkeler olduğunu öne sürmüştür. Sanayileşmiş ülkeler, kentleşme süreçlerini tamamlamıştır. Boran, bu nedenle, kentleşmenin çağdaşlaşma davasında en önemli adım olduğu görüşündedir. Türkiye kentleşme sürecine II. Dünya Savaşı sonrası girdiği için oldukça gecikmiştir fakat Batılı ülkelerin kentleşme sürecinde kazandıkları tecrübeden faydalanma imkanına sahip olmuştur.

   Türkiye, II. Dünya Savaşı öncesinde nüfusu kırda tutmak ve kentleşmeyi önlemek için çalışmalar yapmaktaydı. Kentleşme ile çalışan nüfusun işçileşmesi tehlikeli ve sosyal rahatsızlığın kaynağı olarak görülmüştür. Fakat küreselleşen dünyada sanayileşme ve kentleşmeyi engellemek mümkün olmamıştır (Yılmaz & Çitçi, 2011).

   Kentleşme sürecinde kırsalı kendi haline bırakmak, ülkenin geleceğini sıkıntıya sokmak demektir. Çünkü kentleşme önlenemez bir şekilde sürecektir. Kentleşmeye hazırlıksız yakalanan ülkeler, hem sosyolojik hem de ekonomik sorunlarla karşı karşıya kalacaklardır. Bugün örneklerini Türkiye’de görebileceğimiz gecekondulaşma, işsizlik, altyapı sorunları, suç oranlarında artış gibi birçok problem ortaya çıkacaktır.

   Boran, köylerin kentleşirken üç aşamadan geçtiğini öne sürmüştür. Bu aşamalardan ilki köyün kasabalaşması, ikinci aşama kasabanın kentleşmesi ve son aşama şehrin büyük şehir olmasıdır. Ona göre, kentleşme aşamalarının başlayabilmesi için tarımda makineleşme sağlanmalı ve insan emeğine duyulan ihtiyaç azaltılmalıdır. Ancak bu şekilde doğru bir kentleşme sağlanmış olur. Aksi takdirde tarımda işçi ihtiyacı sürecek ve tarımsal üretim, kentlerdeki insanlara yetersiz gelecektir (Yılmaz O. A., 2020). Köy ve kent, tarım ve sanayi dengede tutulmalıdır. Kentleşme sürecinde kırsal kesim, kentteki gelişmelerden geri kalmamalıdır. Tüm imkanlar kırsalda da sağlanmalıdır. Ayrıca Boran’a göre kırsalda sadece tarıma dayalı üretim yapılmamalı, aynı zamanda ziraat sanayileri oluşturulmalıdır. Kalkınmak ve modern toplumlara yetişmek için bu şarttır.

   Boran, şehirleşmenin dışla ilişkilere bağlı olduğunu öne sürmektedir. Ona göre kente yakın olan köyler daha hızlı kentleşmektedir. Köyün çevre ile ilişkisine/ticaretine ve köyü çevreye bağlayan yolların sıklığına bakarak o köyün, kente ne kadar hızlı adapte olacağı tahmin edilebilir. Boran’ın 1941-1942 yıllarında Manisa’ya bağlı köylerde yaptığı araştırmaya göre ovadaki köyler, kentlere daha hızlı adapte olabiliyorken dağ köyleri daha içe kapanık yapıda olduklarından dolayı kentleşmede zorlanmaktadır (Akpolat, 2008). Ayrıca aynı köy içinde yaşayan bireylerin kentleşme hızları da birbirinden farklı olabilir. Örneğin ticaret yapan bir köylü, diğerlerine göre daha sık kente gidip geleceğinden daha çabuk ayak uydurabilecektir. Aile içinde de kentleşme hızında farklılık olabileceğini vurgulayan Boran, ailede kadının dışa kapalı bir hayat yaşadığını ve dolayısıyla erkeklerin kente daha çabuk uyum sağlayacağını söyler (Yılmaz O. A., 2020). Boran’a göre kent ve köyün arasındaki tüm bu farkların nedeni ekonomiktir (Durdu, 2017).

6. Sonuç

   Boran kentleşme ve sanayileşmenin ülkenin gelişimi ve çağdaşlaşması adına çok önemli bir adım olduğunu öne sürerek Batı’ya ulaşmak için kentleşmeyi göz ardı etmemek gerektiğini çalışmalarıyla ortaya koymuştur. Dönemin şartlarında toplumsal evrim çizgisinde gelişmiş toplumlardan ziyade gelişmemiş toplumlara yakın olan Türkiye’nin çağdaşlaşmak için teknolojik gelişmeleri kaçırmaması gerektiğini öne sürmektedir. Bunun dışında geri kalmış ülkelerin Batı’dan eksik bir yanı yoktur. Gelişimin ancak teknoloji ve ona bağlı olarak sosyal organizasyonun sağlanması sonucu oluşacağı görüşündedir.

   Boran, iletişim, ulaşım ve teknolojinin toplumu evrim çizgisinde ileri götüreceğini söylemiştir. Günümüze baktığımızda teknolojinin sanayileşmeden ileride olduğunu görebiliriz. Küreselleşmenin gün geçtikçe arttığını ve bilişim teknolojisinin her geçen gün geliştiğini göz önüne alarak evrim çizgisinde ileri olan toplumun bilişim teknolojilerinden en iyi şekilde faydalanan toplumlardan olduğunu söyleyebiliriz. Fakat Türkiye henüz kentleşmesini tamamlamış değildir. Ayrıca kentleşme sürecinde göz ardı edilen durumlar, günümüz kentlerinin en büyük problemleri haline dönüşmüş bulunmaktadır. Örneğin kırsaldan göç edenlerin kentlerde ortak bir mekanda toplanarak gecekondulaşmaya sebep olması, kent içinde kırsalın sürmesini getirmektedir. Bu durum kentleşmeyi zorlaştırmaktadır. Boran’ın anlayışına göre çözüm, kentleşme sürecinde önceden yapılan hataları telafi etmek, modern ülkelerin bilimini ve teknolojisini alarak kendi ülkemize uyarlamak olacaktır. Bu sayede Türkiye gelişmiş ülkelerin seviyesine ulaşabilecek ve evrim çizgisinde ilerleyecektir.

KAYNAKÇA

Akpolat, Y. (2008). Behice (Sadık) Boran. Ç. Özdemir içinde, Türkiye’de Sosyoloji (s. 821-861). Ankara: Phoenix.

Aykaç, M. (2018). Türkiye’nin Toplumsal Yapısı. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi.

Boran, B. (1943). Sosyal Evrim Meselesi. A.Ü. Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Dergisi, 59-65.

Durdu, Z. (2017). 1940’lı Yıllar Türkiye’sinde Behice Boran’ın Sosyoloji Anlayışında Toplumsal Yapı ve Değişme. SDÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, 165-176.

Erdoğan, T. (2017). Behice Boran. N. Avcı, & E. Aksoy içinde, Türk Sosyologları (s. 237-264). İstanbul: Lisans Yayıncılık.

Erkul, A. (1997). Behice Boran’ın Toplumsal Yapı ve Toplumsal Değişme Görüşleri. Amme İdaresi Dergisi, 17-51.

Sağlam, S. (2016). 1923-1950 Yılları Arasında Türkiye’de Kent ve Kentleşme Olgusu. Sosyoloji Konferansları, (s. 257-274).

Yıldırım, A. (2004). Kentleşme ve Kentleşme Sürecinde Göçün Suç Olgusu Üzerindeki Yeri. Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 11-13.

Yılmaz, E., & Çitçi, S. (2011). Kentlerin Ortaya Çıkışı ve Sosyo-politik Açıdan Türkiye’de Kentleşme Dönemleri. Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 252-267.

Yılmaz, O. A. (2020, Mayıs 3). Doğumunun 100. Yılında Behice Boran. Birikim Yayınları: https://birikimdergisi.com/guncel/10072/dogumunun-110-yildonumunde-behice-boran adresinden alındı.

Bir Cevap Yazın