Zorbalığın Mekânsal Değişimi

Özet

Zorbalığın mekânının değişip değişmediği sorusuna cevap bulmayı amaçlayan bu çalışmada 5 erkek 5 kadın olmak üzere 10 katılımcı ile yapılandırılmış görüşme yapılmıştır. Katılımcıların zorbalığa maruz kalma deneyimlerine bakılarak siber zorbalığın yaş, cinsiyet, internette geçirilen vakit ile bağlantısı analiz edilmeye çalışılmıştır. Ayrıca katılımcıların zorbayı tanımasının ve zorbalığın gerçekleştiği mekânın zorbalığa etkisine odaklanılmıştır. Bunun sonucunda yaş ile siber zorbalığın bir bağlantısı olmadığı, kadınların siber zorbalıktan daha çok etkilendiği düşüncesinin hâkim olduğu, internette geçirilen süre ile siber zorbalıktan etkilenme düzeyi arasında anlamlı bir ilişki olmadığı bulunmuştur. Katılımcıların genel olarak siber zorbalığın geleneksel zorbalıktan daha fazla yapıldığı fakat geleneksel zorbalığın daha etkileyici olduğu fikrinde olduğu görülmüştür.

Anahtar Kelimeler: Zorbalık, siber zorbalık, internet, geleneksel zorbalık

1. Giriş

21. yüzyıl ile birlikte hayatımıza girip günümüzde her alana sirayet etmiş olan internet, insan yaşamı için birçok kolaylık sağlamaktadır. Bilgiye erişme olanaklarının ve hızının artması, internet alış verişi, iletişimdeki zaman ve mekân sınırlarını azaltması bu kolaylıklardan yalnızca birkaçı iken internetin çeşitli zararları da bulunmaktadır. Bu zararların başında siber zorbalık gelmektedir (Eroğlu vd., 2015). Bu çalışmada da siber zorbalık meselesi ele alınmıştır. Ana problem sorusu “siber zorbalık geleneksel zorbalıktan daha mı çok yapılıyor” olan bu araştırmanın alt problemlerini; siber zorbalığın geleneksel zorbalık kadar etkili olup olmadığı, siber zorbalığa maruz kalmanın cinsiyet ile ilişkisi ve siber zorbalıkla bireysel olarak nasıl başa çıkıldığı oluşturmaktadır.

Geleneksel anlamdaki zorbalığa dair yapılan ilk bilimsel çalışmalar Dan Olweus’a aittir (Karaca vd., 2021; Akça & Sayımer, 2017). 1970’lerde başlayan (Gökler, 2009) bu çalışmadan sonra zorbalık üzerine çeşitli çalışmalar yapılırken bunlar, genelde geleneksel zorbalık ve akran zorbalığı ile ilgili olmuştur. Ülkemizde de bu alanla ilgili çalışmalara Yurtal & Cenkseven Önder’in (2007), Arslan & Savaşer’in (2009), Çankaya’nın (2011) ve Mercan & Sarı’nın (2018) yaptığı çalışmalar örnek olarak gösterilebilir.

İnternet hayatımıza dâhil oldukça siber zorbalığın etkileri daha görünür olmakta ve bu alandaki çalışmalar da artmaktadır. Erdur-Baker ve Kavşut (2007), internetin ülkemizde yeni yeni yaygınlaşmaya başladığı zamanlarda yaptıkları araştırmada siber zorbalığın ilerleyen vakitlerde daha büyük bir sorun halini alacağı öngörüsünde bulunmuşlardır. Cenkseven Önder ve Sarı’nın (2012) yaptıkları çalışmada kadın öğrencilerin siber zorbalığa daha az dâhil olduğu bulunmuştur ve bu da toplumsal cinsiyet kalıplarına bağlanmıştır. Burnukara ve Uçanok’un (2012) bulguları ise ergenlerde erkeklerin daha çok zorbalık yaptığını, kadınların zorbalığa daha çok maruz kaldıklarını göstermektedir. Eroğlu ve arkadaşlarının (2015) yaptığı araştırmada ise zorbalığa karışanların toplam oranı %83,1 olarak saptanmıştır. Sezen ve Murat’ın (2018) araştırmasındaki bulgulara göre zorbalık eğilimi olan bireylerin duygusal zeka gelişimi düşük düzeydedir. Dilmaç ve Özkan (2019), siber zorbalığın öznel mutluluğu olumsuz yönde etkileyen önemli bir etken olduğunu söylemiştir. UNICEF (2019), dünyadaki gençlerde siber zorbalığa maruz kalma oranının %70 olduğunu söylemiştir. Bahsedilen çalışmalardan da anlaşılacağı üzere, literatüre bakıldığında siber zorbalık üzerine yapılan çalışmaların çoğunun niceliksel olduğu görülmektedir. Bu çalışmada ise nitel yöntem kullanılarak siber zorbalık ve geleneksel zorbalığın yapılma sıklığı ile etkileri arasındaki farklara odaklanılmıştır.

2. Yöntem

Araştırmada beş erkek, beş kadın olmak üzere on katılımcı ile çevrimiçi olarak yapılandırılmış görüşme gerçekleştirilmiştir. Bunun yanında, çevrimiçi formlardan da yararlanılmıştır. Görüşülecek kişiler teorik örnekleme biçimi ile belirlenmiştir. Katılımcıların siber zorbalığa maruz kalma tecrübelerine odaklanılmıştır. Bu yapılırken katılımcıların yaşı, cinsiyeti, eğitim düzeyi, takipçi sayıları ve internette geçirdikleri vakit de gözetilmiştir. Katılımcıların kimliklerinin gizli tutulması adına katılımcılar; Katılımcı 1, Katılımcı 2… şeklinde isimlendirilmiştir.

3. Kavramsal-Kuramsal Çerçeve

Zorbalık ile ilgili ilk çalışmaları yapan Olweus, zorbalığı “bir bireyin kronik fiziksel ya da psikolojik zarar görmesi” şeklinde tanımlamıştır (Gökler, 2009). Geleneksel anlamdaki zorbalık üç şekilde olabilir. Bunlar fiziksel, sözel ve dolaylı zorbalıklardır. Fiziksel zorbalıklarda tekme, tokat gibi doğrudan zarar verilirken sözel zorbalıklara hakaret örnek gösterilebilir. Dolaylı zorbalık iftira atma, kişinin hakkında kötü konuşmak gibi şekillerde gerçekleşebilir (Cenkseven Önder & Sarı, 2012). Diğer taraftan zorbalık için süreklilik, güç eşitsizliği ve kasıtlılık kıstas olarak belirlenmiştir.

Siber zorbalık için ise ilk tanımlamayı Bill Belsey yapmıştır (Kaldıran, 2019). Bu tanıma göre geleneksel zorbalıkta olduğu gibi siber zorbalıkta da süreklilik ve kasıtlılık vardır. Karaca ve arkadaşları (2021) siber zorbalığı, internet ortamında bir başkasına zarar verecek davranışlarda bulunmak olarak tanımlamışlardır. Çavdar’ın (2020) Patchin ve Hinduja’dan aktardığına göre ise siber zorbalıkta tekrarlılık vardır. Günümüzde ise siber zorbalığı tanımlamada tekrarlılık ilk kriterlerden değildir. Siber zorbalığın zaman ve mekân sınırlarının ötesinde olmasından, kalıcılığının daha yüksek olmasından ve yayılım hızının geleneksel zorbalığa göre daha yüksek olmasından dolayı tanımdaki süreklilik kriteri tartışmalı haldedir. Geleneksel zorbalık ve siber zorbalıktaki farklardan biri de doğrudan fiziki zararın ortadan kalkmasıdır. Öte yandan yüz yüze iletişimde cesaret edilemeyen davranışlar, siber ortamda anonim kimlik ile yapılabilmektedir. Bu da geleneksel zorbalık ile siber zorbalık farklarından bir diğeri olan (Gürhan, 2017) güç eşitsizliğinin ortadan kalkmasına sebep olmaktadır.

4. Zorbalığın Mekânı Değişti mi?

Günümüzde internet kullanım oranları hızla artmaktadır. We Are Social’ın yaptığı araştırmaya göre Türkiye’de internet kullanım oranı 2021 itibariyle 3,7 milyon artarak genel nüfusun %70,8’ine ulaşmıştır (Webolizma, 2021). Bu oran gençlerde hem Türkiye için hem de dünya için daha yüksektir. UNICEF’e (2019) göre gençlerde internet kullanımı %94 iken az gelişmiş ülkelerde %65 oranındadır. Hayatımızı böylesine sarmış internetin sebep olduğu olumsuzluklar, görmezden gelinebilecek gibi değildir. Daha önce de bahsedildiği üzere siber zorbalık, bu olumsuzlukların başında gelmektedir. Yeni iletişim teknolojilerin yaygınlaşması ile birlikte geleneksel anlamdaki zorbalık sanal dünyadan da devam ettirilmektedir (Akça & Sayımer, 2017).

Denetimin zorluğu ve hukuki yolların zaman zaman yetersiz kalması, siber zorbalığa yol açan sebeplerdendir (Karaca vd., 2021). Katılımcı 3, yaptırım eksikliğinden dolayı siber zorbalığın devam edeceğini, zorbayı engellemenin tek çare olduğunu söylemiştir. Bu noktada sahte/anonim hesapların siber zorbalıktaki rolüne dikkat çekmek gerekmektedir. İnternetteki zorbaların kimliklerinin belirsiz olması bulunmalarını ve cezalandırılmalarını zorlaştırmaktadır (Li, 2007 akt. Akça vd., 2014). Katılımcı 6’nın ifadeleri de bu yöndedir: “Kimliklerini açıkça beyan etmeyip sahte hesaplardan yazıyorlar. Bu hesapları kapatıp gittiklerinde de durumdan sıyrılıyorlar. Genelde de hukuki yollara başvurulmuyor. Bu da acımasızca eleştirilere ya da hakaretlere sebep oluyor.” Benzer olarak, Katılımcı 2, sosyal medyada zorbalığının daha fazla olmasını insanların sanal kimliklerin arkasına sığınabilmesine ve yaptırım eksikliğinden dolayı rahat hareket etmelerine bağlarken Katılımcı 5 de sahte hesapların zorbaları güvende hissettirdiğini, gizliliklerini koruyabildiklerini düşündüklerini ifade etmiştir.

Korkmaz (2016) araştırmasında kız öğrencilerin siber zorbalığa daha fazla maruz kaldığını bulmuşken Akça & Sayımer (2017), mevcut çalışmaları değerlendirdikleri çalışmalarında erkeklerin siber zorbalığa daha çok maruz kaldıklarını saptamış ve bunun , erkeklerin internet erişiminin daha fazla olmasına bağlandığını söylemiştir. Günümüzde ise kadınlar ve erkekler arasında internet kullanımına dair keskin bir fark yoktur (TÜİK, 2020). Bu çalışmada, siber zorbalığa maruz kalma ve cinsiyet ilişkisine bakıldığında katılımcılar arasında siber zorbalığa maruz kalan kadın ve erkek bireylerin sayısının aynı olduğu görülmüştür. Buna rağmen cinsiyet ve siber zorbalığa dair fikirleri sorulduğunda kadınların daha çok maruz kaldığı düşüncesinin yaygın olduğu saptanmıştır. Katılımcı 9, kadınların özellikle giyim konusunda çok daha fazla zorbalığa maruz kaldığını, erkeklerde böyle bir durumun söz konusu olmadığını söylemiştir. Katılımcı 2, 5, 6, 8 ve 10 da kadınların daha fazla maruz kaldığını ve bunun doğrudan ataerkil sistemden kaynakladığını ifade etmişlerdir.

Bu alanda yapılan araştırmalar, siber zorbalığın gençler arasında daha yaygın olduğunu göstermektedir. Bu, internetin gençler arasındaki yaygınlığından ve yaştan kaynaklanan davranışlardan (örneğin ergenlikteki fevrilik) kaynaklanabilmektedir. Bu araştırmada ise 18-35 yaş arasındaki katılımcıların siber zorbalığa maruz kalma deneyimlerine bakıldığında yaş ve siber zorbalık arasında pozitif yönlü bir ilişki gözlemlenmemiştir.

Turan (2021), aktif internet kullanıcıların ve kimliğini sanal dünyaya göre şekillendirenlerin siber zorbalıktan daha fazla etkilediğini söylemiştir. Buna göre internette geçirilen vakit arttıkça siber zorbalığa maruz kalma olasılığı da artmaktadır. Bu araştırmada ise en yüksek takipçi sayısına sahip olan ve sosyal medyada günde ortalama 6-8 saat geçiren Katılımcı 8, geleneksel zorbalık ile siber zorbalıktan etkilenme düzeyinin aynı olduğunu; zorbalığı umursamamaya çalıştığını ifade etmiştir.

Zorbalığın hangi mekânda daha çok yapıldığına dair sorulan soruya 10 katılımcının 9’u sanal ortam cevabını vermiştir. Bu; denetim eksikliği, yüz yüzeyken cesaret edilemeyen davranışların sanal ortamda daha kolay yapılabilmesi, sahte/anonim hesaplar kullanılarak gerçek kimliklerin gizlenmesi gibi sebeplere bağlanmıştır. Katılımcı 5, internetteki yayılma hızının yüksek olmasını sebep olarak göstermiştir.

Erdur-Baker & Kavşut (2007), siber zorbalıkta zorbalığa maruz kalan ile zorba arasında birebir temas olmasa da zorbalığın maruz kalan kişide psikolojik etkiler bırakabileceğini söylemiştir. Turan (2021) siber zorbalıktan etkilenme düzeyinin kişisel özelliklere de bağlı olduğunu söylemiştir. Yapılan bu araştırmada da zorbalıktan etkilenme düzeyinde farklar olduğu tespit edilmiştir. Katılımcı 9, ergenliğinde maruz kaldığı zorbalıktan ötürü altı sene boyunca fotoğraf paylaşmadığını ve beden algısının bozulduğunu söylerken Katılımcı 4, zorbalığı umursamadığını ve zorbalara karşı direndiğini söylemiştir.

Zorbalığın sanal ortamda daha çok yapıldığı fikri yaygın olmasına rağmen hangisinin daha çok etkili olduğu sorulduğunda gündelik hayatta zorbalığa maruz kaldıklarında zorbanın genelde tanıdık olması sebebiyle bu durumun daha üzücü, yıkıcı olduğu söylenmiştir. Katılımcı 1, geleneksel zorbalığın görmezden gelinmesinin daha zor olduğunu; Katılımcı 2, geleneksel zorbalıkta birebir temas olmasını; Katılımcı 3, sanal ortamdaki zorbalığın mesajla yapılmasını; Katılımcı 7, sanal ortamdaki zorbaları tanımadığı için umursamadığını sebep göstermiştir. Katılımcı 10, bunu “sosyal medyada herkesin saçma sapan yorumlarda bulunduğunu herkes anlamaya başladı” şeklinde ifade etmiştir. Bununla birlikte UNICEF’e (2019) göre zorbalık ve siber zorbalık “birbirini beslemektedir.” Katılımcı 9’un verdiği örnekte bu görülmektedir. Katılımcı 9, Facebook’ta paylaştığı fotoğraf sebebiyle okul arkadaşları tarafından zorbalığa uğramıştır. “Aslında her gün gördükleri biriydim ama sosyal medyanın büyüleyiciliğine beni yakıştıramamış olacaklar ki uzun bir süre dalga konusu oldum” ifadesi siber zorbalık ve geleneksel zorbalık ilişkisini göz önüne sermektedir.

Sonuç

Zorbalık her yönüyle toplumsal bir sorundur. Gerek geleneksel zorbalık gerek siber zorbalık üzerine yapılan niceliksel çalışmalar, zorbalığın ne kadar yaygın olduğunu göstermektedir. Teknolojideki gelişmeler ve internet kullanım oranlarının artması ile birlikte zorbalık yüz yüze ilişkiler ile sınırlı kalmaktan çıkıp sanal ortama da girmiştir. İnternetin sağladığı özgürlükler ve ortadan kaldırdığı sınırlar, zorbalık yapmayı son derece kolay kılmıştır. Kişiler, kimliklerini rahatlıkla gizleyebilmekte ve bu gizliliğin sağladığı konfor ile siber zorbalık yapabilmektedir. Sanal ortamlarda gittikçe yaygınlaşan ve kökleşen “linç kültürü” ile siber zorbalık zaman zaman kolektif bir hale bürünmektedir.

Bu çalışmanın verilerine göre anonim/sahte hesaplar, siber zorbalıkta son derece önemli bir konumda görülmektedir. Bu yolla kimlik gizlendiğinde hem yüz yüze ilişkilerde cesaret edilemeyen davranışlar gerçekleştirilebilmekte hem de denetim zorlaştırılmaktadır. Diğer taraftan, araştırmadaki katılımcılar arasında siber zorbalığa maruz kalmış kadın ve erkek birey oranları eşitken siber zorbalığın mağdurlarının genelde kadınlar olduğu fikri hâkimdir. Kadınların siber zorbalığa maruz kalmasının sebebi olarak ise ataerkil sistem sebep gösterilmiştir. 18-35 yaş aralığındaki katılımcılar ile yapılan görüşmelerin verilerine göre yaş ve siber zorbalığa maruz kalma arasında bir bağlantı gözlemlenmemiştir.

Katılımcıların yaşlarına göre dağılımı

İnternette geçirilen vakit ve siber zorbalığa maruz kalma ilişkisi mercek altına alındığında siber zorbalığın etkisinin kişisel özelliklere göre değişiklik gösterdiği görülmüştür. Bununla beraber, katılımcılar siber zorbalığın yaygınlığını denetim eksikliğine/hukuki yetersizliklere bağlamıştır.

On katılımcıdan dokuzu, zorbalığın siber olarak daha fazla yapıldığı kanısındayken geleneksel zorbalıktan mı siber zorbalıktan mı daha çok etkilenildiği sorulduğunda katılımcıların çoğu geleneksel zorbalığın daha etkili olduğunu söylemişlerdir. İnternetteki gizli kimlikler ya da kişilerin tanımadığı zorbalar, zorbalığın etkisini düşürmektedir. Yüz yüze yapılan zorbalıkların genelde tanıdık kişiler tarafından yapıldığını söyleyen katılımcılar, zorbayı tanımanın zorbalığın etkisini arttırdığı kanaatindedir.

Hülasa, siber zorbalık geleneksel zorbalıktan daha çok yapılmakta ve daha kalıcı olmaktadır. Buna rağmen genellikle, yüz yüze yapılan zorbalıklar daha yıkıcı sonuçlar doğurmaktadır.

*Öne çıkan görsel, https://maytanozu.com/siber-zorbalik-nedir/ adresinden alınmıştır.

KAYNAKÇA

Akça, E. B., & Sayımer, İ. (2017). Siber Zorbalık Kavramı, Türleri ve İlişkili Olduğu Faktörler: Mevcut Araştırmalar Üzerinden Bir Değerlendirme. AJIT-e: Bilişim Teknolojileri Online Dergisi, 8(30), 7-19. https://doi.org/10.5824/1309-1581.2017.5.001.x

Akça, E. B., Sayımer, İ., Salı, J. B., & Başak, B. E. (2014). Okulda Siber Zorbalığın Nedenleri, Türleri Ve Medya Okuryazarlığı Eğitiminin Önleyici Çalışmalardaki Yeri. Elektronik Mesleki Gelişim Ve Araştırmalar Dergisi, 2(2), 17-30.

Arslan, S. Ö., & Savaşer, S. (2009). OKULDA ZORBALIK. Milli Eğitim Dergisi, 39(184), 218-227.

Burnukara, P., & Uçanok, Z. (2012). How Much Overlap Between Traditional and Cyberbullying in Turkish Adolescents? Turkish Journal of Psychology, 27, 81-100.

Cenkseven Önder, F., & Sari, M. (2012). Bullying and quality of school life among elementary school students. İlköğretim Online (Elektronik), 11(4), 897-914.

Çankaya, İ. (2011). İlköğretimde Akran Zorbalığı. Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 24(1), 81-92.

Çavdar, B. (2020). ELEKTRONİK SPOR OYUNLARINDA SİBER ZORBALIK [Yüksek Lisans Tezi]. Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi.

Di̇lmaç, B., & Özkan, C. (2019). Lise Öğrencilerinde Öznel Mutluluk Suçluluk ve Utancın Yordayıcısı Olarak Siber Zorbalık. Türk Eğitim Bilimleri Dergisi, 17(1), 195-212.

Erdur-Baker, O., & Kavşut, F. (2007). Akran Zorbalığının Yeni Yüzü: Siber Zorbalık Cyber Bullying: A New Face of Peer Bullying.

Eroğlu, Y., Aktepe, E., Akbaba, S., Isik, A., & Karagüzel, E. (2015). The Investigation of Prevalence and Risk Factors Associated with Cyber Bullying and Victimization. TED EĞİTİM VE BİLİM, 40. https://doi.org/10.15390/EB.2015.3698

Gökler, R. (2009). Okullarda Akran Zorbalığı. Uluslararası İnsan Bilimleri Dergisi, 6(2). http://genclikbirikimi.org/kunye-29118-okullarda-akran-zorbaligi-makale

Gürhan, N. (2017). Her Yönü ile Akran Zorbalığı. Türkiye Klinikleri, 3, 175-181.

Kaldıran, Y. (2019). LİSE ÖĞRENCİLERİNİN ZORBALIKLA BAŞ ETME DÜZEYLERİ VE ZORBALIK EĞİLİMİ DÜZEYLERİ İLE BİLGİSAYAR OYUN BAĞIMLILIĞI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ [Yüksek Lisans Tezi]. T.C. Maltepe Üniversitesi.

Karaca, M., Mutlu, T., & Gencer, G. (2021). SİBER MAĞDURİYET: KAVRAMSAL BİR ÇALIŞMA. Anadolu Akademi Sosyal Bilimler Dergisi, 3(1), 177-191.

Korkmaz, A. (2016). Siber Zorbalık Davranışları Sergileme ve Siber Zorbalığa Maruz Kalma Durumlarının Karşılaştırılması. TRT Akademi, 1(2), 620-639.

Mercan, H., & Yıldırım Sarı, H. (2018). Peer Bullying and Relationship Between Sociodemographic Characteristics of High School Students. Florence Nightingale Hemşirelik Dergisi, 21-29. https://doi.org/10.26650/FNJN.387176

Sezen, M. F., & Murat, M. (2018). Ergenlerde Akran Zorbalığı, İnternet Bağımlılığı ve Duygusal Zekâ Düzeyleri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi. OPUS Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi, 9(16), 160-182. https://doi.org/10.26466/opus.476629

Turan, S. G. (2021). İşyerinde Siber Zorbalık Üzerine Bir İnceleme. 3, 8.

TÜİK. (2020). Hanehalkı Bilişim Teknolojileri (BT) Kullanım Araştırması. https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Hanehalki-Bilisim-Teknolojileri-(BT)-Kullanim-Arastirmasi-2020-33679

UNICEF. (2019, Şubat). Dünyada gençlerin %70’inin maruz kaldığı online zorbalık ve tacizin önlenmesi için. https://www.unicefturk.org/yazi/guvenliinternetgunu

Webolizma. (2021, Şubat 16). Hootsuite ve We Are Social 2021 Dijital Türkiye Raporu. Webolizma; Webolizma. https://www.webolizma.com/hootsuite-ve-we-are-social-2021-dijital-turkiye-raporu/

Yurtal, F., & Cenkseven Önder, F. (2007). İLKÖGRETİM OKULLARINDA ZORBALIĞIN YAYGINLIĞI VE DOĞASI / BULLYING AT PRIMARY SCHOOLS: PREVALENCE AND NATURE. 3, 1-13.

Bir Cevap Yazın